ARDEK News Style
Ardek Haberler
Cuma, 20 Aralık 2024
Toplum İçin Bilim mi, Toplumla Birlikte Bilim mi?

Yılmaz Akkaya, toplumla.itu

İklim krizi, küresel sağlık sorunları ve hızlı bir dijitalleşme gibi meselelerle karşı karşıya olduğumuz bir dünyada, bilimi nasıl ele aldığımızın önemi giderek artıyor. Toplum için bilim ile toplumla birlikte bilim arasındaki ayrım, yalnızca bir sözcük farkını değil, araştırmayı, eğitimi ve toplumsal ilerlemeyi de şekillendiren iki farklı yaklaşımı ifade ediyor.

Toplum için bilim modelinde akademisyenler, kendi uzmanlıkları ve merakları doğrultusunda toplumun ihtiyaçlarına çözüm bulmaya çalışırlar. Ortaya çıkan yeni teknolojiler, ürünler veya modeller, genellikle toplum için hazırlanmış birer çözüm paketi olarak sunulur. Bu yaklaşım tarih boyunca önemli buluşlara yol açmış olsa da, toplumun tüm ihtiyaçlarını geniş bir bakış açısıyla gözetmeyen eksik önceliklendirmeler, istenmeyen sonuçlara veya teknolojiye güven kayıplarına dahi yol açabilmektedir.

Öte yandan, toplumla birlikte bilim, araştırma sürecine dış paydaşların düşüncelerini, değerlerini ve deneyimlerini dâhil eden katılımcı bir yaklaşımı benimser. Bu model, toplumsal sorunların tek bir disiplinin ya da bakış açısının çözemeyeceği kadar karmaşık olduğunu kabul ederek, beraber öğrenmeyi ve bilimsel çabaların insanların gerçek ihtiyaç ve beklentileriyle uyumlu olmasını sağlar. Bunun için ilk adım, toplumu araştırma projelerinin süreçlerine daha en başından entegre etmektir. Örneğin, sürdürülebilir şehirler tasarlamak için toplumun da dâhil olduğu planlama projelerinin ya da ulaşım sorununu ortaklaşa ele alarak yaya ve bisiklet dostu altyapı projelerinin geliştirilmesi düşünülebilir. Bu tür yaklaşımlar, yalnızca araştırmaların kalitesini ve uygulanabilirliğini artırmakla kalmaz, aynı zamanda toplumun çözüm süreçlerine sahip çıkmasını da sağlamaktadır.

Bu bağlamda, hakla açık atölye çalışmaları, gösteriler ve interaktif sergiler, ilk bakışta karmaşık gelebilecek fikir ve teknolojileri anlaşılır hale getirebilir ve farklı kitlelerde merak uyandırabilir. Aynı zamanda toplumun ihtiyaç ve fikirlerini bu tip ortamlarda dile getirme fırsatı bulması, araştırma ve yeniliklerin yönünü etkilemeye ve iş birliğine dayalı çözüm ve proje geliştirme süreçlerine de bir zemin hazırlar. Bilim ve teknolojiyi toplumla buluşturan TEKNOFEST gibi etkinlikler, bilimsel kavramları ve yenilikleri, herkes için erişilebilir ve ilgi çekici deneyimlere dönüştürmek açısından önemli bir araç olarak kullanılabilir. Bu etkinlikler, araştırmacılar ve toplum arasında doğrudan etkileşimi teşvik ederek, karşılıklı diyalog için bir platform oluşturma potansiyeline sahiptir. Bu yönüyle teknoloji festivalleri, güven, kapsayıcılık ve bilimin ortak sahipliğini teşvik ederek toplumla birlikte bilim anlayışının somut bir örneğini sunar.

Yeni nesil üniversite eğitimi de bu anlayışın bir parçası olarak, toplumla bilim modelinden etkilenmekte ve öğrenim çıktılarını, toplumsal katılımı teşvik edecek boyutuyla ele almaktadır. Disiplinlerarası dersler, sürdürülebilirlik gibi toplumsal konuları içeren projeler ve bilim iletişimi gibi başlıklar eğitim müfredatına dâhil edilmekte veya, bu konularda öğrenciler müfredat dışı etkinlikler için teşvik edilmektedir. Bir mühendislik öğrencisinin, artık yalnızca teknik bilgiyle değil, aynı zamanda, örneğin temiz enerji çözümleri konusunda kamu kurumları ve STK’lar ile iş birliği yapma becerileriyle de mezun olması amaçlanmaktadır.

Disiplinler arası bir konu etrafında öğrenci, akademisyen ve kurum çalışanlarını bir araya getiren çeşitli topluluklar, uzmanlık alanının ötesinde, katılımcıları farklı bakış açılarını öğrenmeyi, Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri doğrultusunda gerçek dünya problemlerine yönelik çözümler geliştirmeyi amaçlamaktadır. Örneğin EELISA toplulukları (community.eelisa.eu) konferanslar, çalıştaylar, araştırma projeleri, kısa süreli okullar veya seminerler gibi ortak faaliyetler yoluyla iş birliğini ve karşılıklı anlayışı teşvik etmektedirler. Öğrenciler için bu etkinlikler, gelecekteki meslekleri ile ilgili toplumsal ihtiyaçlara yönelik pratik öğrenme deneyimi sunarken, akademisyenler için araştırmalarını toplumun ihtiyaçları ve öncelikleriyle uyumlu hale getirme ve yeni bakış açıları kazanma fırsatı sunmaktadır. Topluma da bilimsel sürece aktif katılım imkânı sağlayan bu tip sosyal etkinlikler akademik çalışmaların etkisini artırmanın yanı sıra, tüm paydaşlar arasında güven, kapsayıcılık ve ortak bir amaç duygusu oluşturmayı amaçlamaktadır.

İklim değişikliği ve afetler gibi dünyanın birbiriyle bağlantılı, günlük yaşamı etkileyen acil sorunlar karşısında çözüm üretmek için akademisyenler ve toplumun bir araya gelmesi önemli bir fırsat sunabilir. Yapay zeka veya genetik mühendisliği gibi araştırma konularında ilerleme ancak kamuoyunun katkılarıyla şekillenen etik sınırlamalarla mümkün olacaktır. İnternet ve sosyal medyanın geleneksel eğitim ve öğretim modellerini tartışmaya açtığı bir dönemde, toplumla bilim modeli, akademisyenlerin bilimsel uzmanlık alanları ile toplumsal ihtiyaçlar arasında bağlantıyı sağlayarak toplum üzerindeki anlam ve etkilerini artırmalarını sağlayabilir. Toplumla bilim yaklaşımı, akademisyenlerin farklı kaynakları, bakış açılarını ve iş birliğine dayalı süreçleri yönetme istekliliğini de gerektirmektedir. Etkin bir toplumsal katılımın sağlanması için, toplumun pasif bir bilgi alıcısı değil, araştırmalara katma değer sağlayacak iç görülere sahip aktif ortaklar olduğu kabul edilmelidir.

Akademisyenler, toplumla aktif bir şekilde etkileşim için beraber öğrenme yöntemi ile diyalog fırsatı yaratabilirler. Okullarda, kütüphanelerde ve halka açık yerlerde düzenlenen bilim üzerine sohbetlere katılarak, bilimsel kavramların anlaşılır hale gelmesinde, merak uyandırmakta ve bireyleri günlük yaşamlarında bilimi anlamaya ve ona dahil olmasına teşvik edebilirler. Araştırmalarının toplumsal etkisini tartışarak, akademi ile toplum arasında iki yönlü bir bilgi alışverişini destekleyebilirler. Bu bağlamda, TÜBİTAK Bilim Söyleşileri gibi etkinlikler, bilimi daha erişilebilir kılmanın yanı sıra, bilimsel tartışmalara farklı toplulukların katılımını da teşvik edebilir ve araştırmaların toplumsal ihtiyaç ve değerlerle uyumlu olmasını sağlayabilir. Bu açıdan TÜBİTAK Bilim Söyleşileri, bilim insanları ile geniş kitleler arasında güven, kapsayıcılık ve ortak bir ilerleme vizyonu oluşturmak için etkin bir araç olarak görülmelidir.