ARDEK News Style
Ardek Haberler
Çarşamba, 07 Ocak 2024
Hastaların Kullandığı Benzetmeler, Tıbbi Tasarımlara İlham Veriyor

Hareketsiz yaşam tarzı, yanlış beslenme alışkanlığıyla birlikte tüm dünyada gittikçe yaygınlaşan diyabet ve obeziteye neden olmakta. Yeni bir çalışmada, araştırmacılar diyabet hastalarının şikayetlerini anlatırken kullandıkları bazı benzetmelerin, tıbbi çözümlerin tasarlanmasında rol oynayabileceğini ortaya çıkardı. Yılmaz Akkaya, toplumla.itu

Aralarında İstanbul Teknik Üniversitesinden araştırmacıların da bulunduğu bir grup tasarımcı, Tip 1 diyabet hastalarının kullandığı benzetmelerin, bu kronik rahatsızlığın kontrol altında tutulması için yaratıcı çözümler geliştirmekte ilham kaynağı olabileceğini ortaya koydu. Bu yaklaşım, tasarım sürecine insancıl bir boyut kazandırırken, aynı zamanda daha sezgisel ve kullanıcı dostu tıbbi cihazların geliştirilmesini de vaat ediyor.

Image1
Fotoğraf: iStock
Tasarımda Kelimelerin Gücü

Çalışma, benzetmelerin (iki farklı kavram arasında bağ kuran ifade biçimleri) kronik hastalıklar gibi karmaşık deneyimleri anlamak için bir köprü görevi görebileceğini vurguluyor.

Diyabetle yaşayan insanlar için kan şekerini kontrol altında tutmak genellikle “dalgalarla boğuşmak” veya “bir orkestrayı yönetmek” gibi hissedilebilir. Bu etkileyici ifadeler, hastaların mücadeleleri ve hastalıkları kontrol altında tutma stratejileri hakkında derin içgörüler sunuyor. Tasarımcılar bu içgörüleri daha empatik ve kişisel çözümler geliştirmek için kullanıyor.

Araştırma sonuçlarına göre, hastaların dertlerini anlatırken kullandıkları benzetmeler, içinde bulundukları durumu ve kullandıkları cihazları nasıl algıladıklarını ortaya koyabiliyor. Böylece tasarımcıların kullanıcılarla kişisel düzeyde uyum sağlayan ürünler yaratmaları mümkün oluyor. Bu empatik yaklaşım, öncelikle işlevselliğe odaklanan genellikle geleneksel ve klinik tasarım yöntemlerinden farklılık gösteriyor.

Bir Kelime, Bir Kavrama Nasıl Dönüşür?
Image1
Fotoğraf: istock

Araştırmada çalışmalar üç farklı aşamada yürütülmüştür. İlk olarak, araştırmacılar diyabet hastalarından hem birebir görüşmelerle, hem de çevrimiçi yapılan toplantılarla anlatılar toplamıştır. Bu hasta anlatıları, günlük olarak hastaların karşılaştıkları zorluklar, başarı hikayeleri ve hastalıklarını kontrol altında tutarken hissettikleri duygusal yükleri tarif eden benzetmeler içermekteydi. Araştırmacılar daha sonra bu anlatıları, bir grup endüstriyel tasarımcı için bir tasarım rehberine dönüştürdü ve tasarımcılar, benzetmelerle dolu bu hikayeleri kullanarak yeni fikirler geliştirdi.

Örneğin, “Diyabetin bir kovalamaca gibi” olduğunu belirten bir benzetme, insülinin yükselen kan şekerini takip ettiğini ifade ediyor. Bu benzetme, kullanıcıların ilaçlarını daha doğru bir şekilde kullanmalarına olanak tanıyan, insülin zamanlamasını bir yarış olarak görselleştiren bir dijital arayüz prototipine ilham verdi. Başka bir tasarımcı ise, diyabetin “bir orkestrayı yönetmek” benzetmesinden yola çıkarak, kullanıcıların insülin ve diyet kontrollerini müzik sesini kontrol eden tuşlar gibi ayarlayabileceği bir uygulama geliştirdi.

Teknolojide İnsani Dokunuş

Çalışma, hastaların diyabet cihazlarını sadece bir araç olarak değil, bazen rahatlatıcı, bazen de yük olarak gördüğünü vurguluyor. Genç bir anne, çocuğunun glikoz ölçüm cihazını “ilgi bekleyen bir arkadaş” olarak tanımlayarak, tasarımcıların daha az müdahaleci, kullanıcıların sürekli kontrol ihtiyacına ara verebilecek cihazlar geliştirmesini sağladı. Bu tür benzetmeler, diyabetle yaşamanın sadece teknik bir zorluk değil, aynı zamanda ilişkiye dayalı bir durum olduğunu; müzakere, uyum ve kişisel dayanıklılıkla şekillendiğini ortaya koyuyor. Tasarımcılar, bu içgörülerle yalnızca daha etkili yönetim araçları geliştirmeyi değil, aynı zamanda yaşam kalitesini de artırmayı hedefliyor.

Araştırmacılar, bu yaklaşımın diyabetin ötesinde, kullanıcı bakış açısının hayati önem taşıdığı diğer kronik rahatsızlıklar için de uygulanabileceğini düşünüyor. Kullanıcıların ifadelerini tasarım sürecinin merkezine koyarak, daha kapsayıcı inovasyonların yolu açılıyor.

Sonuç olarak, çalışma, hastaları dikkatlice dinlemenin değerini bir kez daha vurgulamakta. Onların dilini ve kullandıkları benzetmeleri anlamak, sadece daha iyi ürünler yaratmak için değil; aynı zamanda empati kurmakla da ilgili.

Image1
Fotoğraf: istock
Ne Yapabilirsiniz?

Bir öğrenci olarak, tasarımın toplumsal sorunları çözmedeki rolü ilginizi çekiyorsa, üniversitemizin Endüstriyel Tasarım Kulübü tam size göre! Bu kulüp, benzer projeler üzerinde çalışma fırsatı sunarak kullanıcı odaklı tasarım süreçlerini yakından tanımanızı sağlar. Yeni fikirler üretmek ve tasarım yaklaşımlarını öğrenmek için kulübün düzenlediği atölye çalışmalarına ve etkinliklere katılabilirsiniz. Öğrenci kulüplerinin çalışmalarıyla, farklı alanlardan gelen öğrencilerin bir araya gelerek disiplinler arası bakış açısıyla yenilikçi çözümler geliştirmesi mümkün olabilir.

Öğretim üyeleri için benzetme temelli tasarım çalışmaları, sosyal bilimlerden mühendisliğe, psikolojiden sağlık bilimlerine kadar farklı alanlarda akademik iş birliği fırsatları sunuyor. Kronik hastalıkların yönetimi, hasta-doktor iletişimi, kullanıcı deneyimi tasarımı ve davranışsal tasarım stratejileri gibi konular, disiplinler arası araştırmalar için uygun bir zemin oluşturuyor. Eğer tasarım süreçlerinde kullanıcı anlatılarını ve benzetme analizini inceleyerek yenilikçi çözümler geliştirmek istiyorsanız, Araştırma Dekanlığımız ile irtibata geçerek ortak proje çağrısı başlatabilirsiniz.

Kronik hastalıkların yönetimini daha etkili ve kullanıcı dostu hale getirmek için hangi benzetmelerin kullanılabileceği hakkında fikir ve deneyimlerinizi paylaşmak isterseniz EELISA topluluklarından (https://community.eelisa.eu/) Health in the City grubuna dahil olabilirsiniz. Unutmayın, sizin sesiniz yeni çözümlerin şekillenmesinde önemli bir rol oynuyor!

Kaynak:

E.S. Himaki, O.M. Celikoglu, K. Krippendorff, Probing metaphors in user narratives to inform design process, Design Studies , V. 90, January 2024, 101238. https://doi.org/10.1016/j.knosys.2022.108489